24 Mart 2025 Pazartesi
Kabine iki hafta sonra Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında toplandı.
Beştepe’de yaklaşık 2 saat süren toplantı sonrası Erdoğan kameralar karşısına geçti.
Konuşmasında İBB soruşturmaları, tutuklanan İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ve protestolarını hedef alan Erdoğan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e tepki gösterdi.
Protestolara katılanları ‘marjinal örgüt’ ve ‘şehir eşkıyası’ olarak niteleyen Erdoğan, “Bunların tek sorumlusu sokak çağrısı yapan ana muhalefet partisi lideri ve şurekasıdır” ifadesini kullandı.
Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş’ın Saraçhane’deki konuşmasını da hedef alan Erdoğan, “Nevruz bayramında polisimizin çocuklara pamuk şekeri dağıtması bunları rahatsız ediyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ekonomi programımızı uygulamayı aynı azim ve kararlılıkla sürdüreceğiz. Böyle dönemlerde ana önceliğimiz makro finansal istikrarı korumaktır. İki yıldır uyguladığımız yeni ekonomi programımız sayesinde elde ettiğimiz kazanımlara halel gelmesine asla izin vermeyeceğiz” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şu şekilde:
“*Gazze, Filistin ve Yemen başta olmak üzere gönül coğrafyamızın farklı köşelerinde yaşanan acıların, zulümlerin, ölümlerin bir an önce sona ermesini temenni ediyorum.
*Geçtiğimiz haftalarda yaşanan hararetli tartışmalar Türkiye’siz Avrupa güvenliğinin mümkün olmayacağını göstermiştir. Türkiye ortak çıkarlar ve karşılıklı saygı çerçevesinde Avrupa ülkeleri ve birlikle ilişkilerini ilerletmeye hazırdır. Türkiye’nin istikrarlı şekilde izlediği stratejik yaklaşımın Avrupalı mevkidaşlarımızın politikalarına yön vereceğine inanıyorum.
*Türkiye olarak Ukrayna-Rusya savaşında çok doğru yerde konumlandık. Her iki ülkeye de güven veren tutum sergiledik. Barışın kaybedenin olmayacağını her platformda vurguladık. ABD’nin 30 günlük ateşkes teklifine Rusya’nın kısmen de olsa olumlu yaklaşımını barışa gören yolda mütevazı fakat kıymetli adım olarak görüyoruz.
*Bu konudaki düşüncelerimizi Amerikan Başkanı sayın Trump’la yaptığımız telefon görüşmesinde kendisiyle de paylaştım. Oldukça samimi görüşmemizde 100 milyarlık ticaret hedefimiz ve birçok önemli meseleyi ele aldık.
*Bölgemizdeki güncel, kritik gelişmeleri detaylıca değerlendirdik. Bölgemizdeki tüm zorluklara rağmen özellikle iki müttefik ülkenin işbirliğini zehirlemeye çalışan lobilere rağmen tüm coğrafyanın selameti için bunu başarmamız gerektiğine inanıyorum.
*Baharın müjdecisi olan bolluk ve bereketlilik bayramı Nevruz’u büyük bir coşkuyla kutladık. Birkaç menfi fotoğraf dışında milletimizi üzen, tedirgin ve rencide eden nahoş olaylar yaşanmadı.
*Nevruz etkinliklerinden bazı görüntüleri tabii ki biz de tasvip etmiyoruz. Bu yılki kutlamaların gerilimsiz, olaysız, şiddetsiz şekilde gerçekleştirilmesini milletimizin dirliği ve birliği adına çok anlamlı buluyoruz.
*Bir polisimizin ücretini kendi cebinden ödeyerek engelli vatandaşımızdan satın aldığı pamuk şekerini çocuğa vermesi ana muhalefet tarafından konu yapılıyor. Taşla, sopayla, molotofla polisimize saldıranlara kucak açanlar, polisimizin çocuğa pamuk şekeri ikram etmesini dillerine doluyorlar. Utanmadan pamuk şekeri üzerinden hamaset yapıyorlar.
*Polise taş, molotof, asit atılmasıyla, baltayla saldırılmasıyla bir sorunları yok. Esnafın dükkanının, camının, çerçevesinin indirilmesiyle bir dertleri yok. Tarihi camilerimizin avlusunun affedersiniz meyhaneye çevrilmesiyle hiçbir problemleri yok.
*Ama Nevruz bayramında polisimizin çocuklarımıza pamuk şekeri dağıtması bunları rahatsız ediyor. Bu tutarsızlığın, büyük çelişkisinin milletimiz ve özellikle Kürt kardeşlerimizce not edildiği kanaatindeyim.
*Biz milletimizin kırk yıldır kanını, kaynaklarını emen terör musibetinden kurtarmakta kararlıyız. Türk, Kürt, Arap, Sünni, Alevi, Çerkezi, Lazıyla 85 milyonun emanetini taşıyoruz. Biz dünyanın en büyük en güçlü, yıldızı en çok parlayan ülkelerinden birini, Türkiye’yi yönetiyoruz.
*İstanbul merkezli bir yolsuzluk operasyonun ardından ana muhalefet partisi genel başkanının yaptığı sokak çağrısı sonrası ortaya çıkan kısa sürede şiddet hareketine dönüşen olayları milletçe ibretle takip ettik. Marjinal örgütlerin, şehir eşkıyalarının saldırıları sebebiyle 5 günde 153 güvenlik görevlimiz yaralandı.
*Her türlü provokasyona rağmen sabır ve soğukkanlılıkla görevlerini yerine getiren güvenlik kuvvetlerimizi kutluyor, kendilerine teşekkür ediyorum. Ana muhalefet yöneticileri çok büyük şuursuzluk örneği sergilemiştir. Yolsuzluk, irtikap, iltimas, rüşvet iddialarına cevap vermek yerine en basit, seviyesiz, ahlak ve hukuk yoksunu açıklamalara imza atmışlardır.
*Vandalların saldırılarında yaralanan polisimizin, zarar verilen milyarlarca liralık kamu malının tek sorumlusu sokak çağrısı yapan ana muhalefet partisi lideri ve şurekasıdır. Bunun siyasi hesabı Meclis’te hukuki hesabı yargı önünde sorulacaktır.
*Son 5 günlük tanık olduklarımız bir gerçeği göstermiştir. Türkiye gibi büyük ülkenin basiret, vizyon, kalite açısından çok küçük, iptidai, çapsız bir ana muhalefet partisi vardır.
*CHP’nin demokrasi anlayışı, açık oy gizli sayım komedisinin bir adım ötesine geçemediği tekrar ispatlanmıştır. Aradan geçen 80 yıla rağmen zerre kadar değişmedikleri 85 milyona tekrar hatırlatan CHP’nin kendi çalıp kendi oynadığı oyunu tebessümle izlemeye devam edeceğiz.
*Sadece sloganını değil zihniyetini de aldığınız banka soyguncusu marjinal sol örgütleri polisimizin üzerine salmayın. Öyle yüksek sesle bağırıyorlar ki aslında yaptıkları işe, söyledikleri söze, sergiledikleri tavra kendileri de inanmadıklarını hal diliyle ikrar ediyorlar. Bunların şovu da perde kapanınca bitecektir.
*Biz sadece işimize bakıyoruz, milletimize hizmete odaklanıyoruz. Ekonomi, güvenlik, savunma, demokrasi adaletiyle güçlü bir Türkiye inşa etmeye odaklanıyoruz. Daha çok çalışacak, daha çok üretecek, sadece bugünün meselelerini çözmekle kalmayıp, Türkiye’yi yarının dünyasına çok güçlü şekilde hazırlayacağız.
*CHP’nin yolsuzluk operasyonuna verdiği hukuku hiçe sayan tepki, diğer alanlarla birlikte ekonomide temelsiz suni dalgalanmaya sebep olmuştur. İllüzyon ortadan kalktığında yaşananların anlamsızlaştığı anlaşılacaktır.
*Ekonomi programımızı uygulamayla aynı azim ve kararlılıkla sürdüreceğiz. Hazine ve Maliye Bakanlığımız, Merkez Bankamız ve ilgili kurumlarımız sağlam uygulama ve güçlü desteğimizle gece gündüz demeden tam bir koordinasyonla çalışıyor.
*Şahsi menfaatleri için gözlerini kırpmadan ülkeye ateşi atmak isteyenlerin hırslarına teslim olmayacağız. Türkiye bugünlere sınana sınana gelmiştir. Son 23 yılda nice badireyi atlattık, saldırıyı püskürttük, nice pusudan yara almadan çıktık.
İstanbul Valisi Davut Gül ile görüşen CHP heyeti görüşme sonrası bir açıklama yaptı.
CHP heyetinde bulunan, CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, Deniz Yavuzyılmaz ve İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik görüşme hakkında gazetecilere bilgi verdi.
İlk açıklamayı İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik yaptı. Çelik şunları söyledi:
“Genel Başkan Yardımcılarımız, üç genel başkan yardımcımızla birlikte İstanbul Valisi Sayın Davut Gül’ü bugün ziyaret ettik günlerdir telefonla iletişim kuruyoruz. Ve 19 Mart’tan bugüne kadar geçen süreçle ilgili bir değerlendirmede bulunduk. Ve bugünden sonrasıyla ilgili bazı değerlendirmelerde bulunduk karşılıklı olarak önce şunu ifade etmek isterim. 19 Mart’ta bir demokrasi darbesi gerçekleşti ve 16 milyon İstanbullunun seçilmiş belediye başkanı Ekrem İmamoğlu ve dün yaptığımız ön seçimle birlikte, halkın da katıldığı bir ön seçimle birlikte 15 – 16 milyon civarında insanın cumhurbaşkanı adayı olarak belirlediği Sayın Ekrem İmamoğlu bir demokrasi darbesiyle gözaltına alındı. O andan itibaren insanlar birinci gününde yüz binler ikinci gününde o yüz binler, üç yüz bin beş yüz bin oldu. Üçüncü, dördüncü gününde o yüz binler, üç yüz beş yüz binler milyon oldu. Dün akşam orada bir milyondan fazla insan vardı ve bir milyondan fazla insan bir taleple oraya geliyor. Ekrem İmamoğlu serbest kalmalı adalet istiyoruz demokrasi istiyoruz ve bunu da bu isteğimizi gerçekleştirirken anayasal direniş hakkımızı kullanıyoruz. Anayasal protesto hakkımızı kullanıyoruz diye milyonlar hem İmamoğlu’na özgürlük hem de adalet talebini dile getiriyorlar. Şimdi 19 Mart’tan bugüne kadar geçen süreçte neler konuştuk? 19 Mart’tan bugüne kadar geçen süreçte tabii ki bu barışçıl büyük direnişin gerçekleştiği esnada yaşadığımız belli konular var. Öncelikle birinci günlerde tabii öğrenciler, gençler ve kadınlar korku duvarlarını yıka yıka Saraçhane’ye geliyor.
Öğrencilerin farklı alanlara yürüyüş talepleri olduğu, mesela birinci gün bir grup öğrenci biz Taksim’e doğru gitmek istiyoruz dedi. Biz de bunu anlayışla ve saygıyla karşıladığımızı ifade ettik ve biz Saraçhane’nin korunması gerektiğini, Saraçhane’de kalmamız gerektiğini, o anda orada açılan soruşturmalardan kaynaklı riskler bulunduğunu ve bugün direnişin alanının Saraçhane olduğunu, burayı korumak gerektiğini ve artık mücadele alanının Saraçhane olduğunu ifade ettik. Sonra gençlerle belli ortak paydalarda buluştuk. Bir toplantı, iki toplantı, üç toplantı. Taleplerini ilettiler ve biz gençlere taleplerine cevap vereceğimizi söyledik. Neydi bu talepler? Örneğin polis müdahalesi esnasında belediyenin kapıları kapalı kalıyor dendi. Belediyenin kapılarını birinci günün dışında sürekli olarak açık tutuyoruz. Belediyenin havuz kısmında, yani o diğer tarafında çadırlarla güvenli alanlar oluşturduk. Seyyar tuvaletler oluşturduk. Oralarda müdahale anında belediye kapısından içeriye giriyor. Gençler o çadırlara o alanlara gidiyorlar. Her gün iki öğrenci üç öğrenci konuşma yapıyor. Gözaltılar olursa ki şu ana kadar 300’ün üzerinde gözaltı oldu. Onları takip edeceğimizi söyledik. O göz altılarla ilgili de şunu ifade edeyim. 300’ün üzerinde gözaltı var bir bölümünün ifade süreçleri tamamlandı bugün ifade süreçleri olanlar var. Yarın olacak olanlar var. Ben Vatan Caddesi’ne de gittim. Ailelerle birebir de görüştük hukuk komisyonumuzla o gözaltı süreçlerini çok yakından takip ediyoruz.
Öğrencilerle dediğim gibi konuştuğumuz şuydu. Öğrenciler her gün otobüsü kullanıyorlar. Öğrenciler belediye bininin kapıları sürekli olarak açık korunaklı alana geliyorlar ve avukat desteği sağlıyoruz. Milletvekilleri de yürüyüş yaptıkları anda, örneğin Beyazıt’tan yürüyüş yaptılar ben yine milletvekillerimizle oradaydım yanlarında olmasını istiyorlar. Biz de öğrencilerle şu konuda bir anlaşma yaptık. Yani Bozdoğan Kemerinden yukarıya doğru Saraçhane meydanında olmalıyız dedik. Görüştüğümüz öğrencilerle. Hatta bir grup öğrenci dün oraya giderek lütfen yukarıya gelin. Direniş alanı Saraçhane’dir dedi. Ancak buna rağmen Bozdoğan’da bir gerilim sürekli olarak var. Bozdoğan’daki gerilim final anında bütün kitleye yansıyor. Bozdoğan’da polisin işte gaz attığı, atılan havai fişekler, karşılıklı olarak atılan cisimler günün sonunda finalde şöyle bir noktaya geliyor. O polisle karşılıklı olarak arbede içerisine giren o grup ortadan tümden yok oluyor. Biz dün gözlemlerini de yaptık dün de ben oradaydım. O grup oradan yok oluyor ve polis kontrolsüz bir biçimde aslında orayla ilgisi olmayan, insanların üzerine doğru çok ilginç bir biçimde sert bir biçimde müdahale ediyor. En sert müdahale dün akşam yaşandı çok sert bir müdahale oldu. İnsanlara biber gazıyla, copla saldırı gerçekleşti şiddet uygulandı. Hastanelik olan insanlar oldu, gözaltına alınanlar oldu. Hastanelik olanlarla ilgili tedavi süreçlerini takip ediyoruz, yaralananlar oldu. Revirimiz de oluşturduğumuz belediye içerisindeki revirde, yan kısmındaki revirde müdahalelerimizi yaptık ve gözaltı süreçlerini takip ediyoruz.
Tam da bu esnada şöyle bir şey daha oldu. Yani o final anında polisin Bozdoğan kemerinin oradan yukarıya doğru gazla ve jopla gelmesi dün başka bir şeye daha sebep oldu. Belediye binasının içerisine insanlar girdi, onları korunaklı alana aldık. Yalnız camiye doğru da bir grup insan polisler tarafından kovalandı ve polisler de caminin içerisine onlarla beraber girdi. Orada bir sıkışma yaşandı. O sıkışmadan dolayı bir caminin içerisindeki bir bölüm mezar taşının üzerindeki o tarihi yapılarla ilgili bir yerinden oynama ya da devrilme suretiyle birtakım şeyler oldu. İBB Miras’ı oraya gönderdik. İBB miras zaten çok etkili işler yapan İBB miras oradaki o tahribat süreçlerini net bir biçimde kontrol ediyor ve aslında bize de gelen bilgilere göre oradaki bir tarhibat giderilmiş durumda şu anda. Giderilme çalışmaları devam ediyor İBB miras tarafından. Başka bir şey daha var. İşte camide çeşitli diyelim ki bir ürün kullanımı ile İlgi ya da orada bir provokasyona neden olabilecek duvara karşı yapılan bir eylemle ilgili birtakım süreçlerden bahsediliyor. Üç şeyi aydınlığa kavuşturmak lazım. Bir, biz bütün eylemcileri uyarıyoruz asla o eylemciler içerisinde cami duvarının orada bir negatif davranışa girecek birisi yok. Onu yapanlar provokatördür. Yani o caminin duvarına çıkıp bir şey içen ya da o duvarın yanında durup bir şey yapan provokatördür. Özellikle kasten yapılmıştır. Eylemcilerin hiçbirisi camiye öyle bir şey yapmadı. İçerideki tarihi dokuların zarar görmesi meselesi polisin insanları oraya sürüklemesi ve sıkışma içerisinde canının telaşındaki insanlar ve hatta belki polis orada o süreçte o mezartaşlarının üzerindeki bazı kültür miraslarının yerinden oynamasına ya da devrilmesine sebep olmuştur. İBB miras bu süreci takip ediyor. Şunu ifade edelim. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bir Ramazan ayının İçerisinde ki tutulan oruçların Allah katında kabul edilmesini diliyoruz.
Başka bir şey daha var. İşte camide çeşitli diyelim ki bir ürün kullanımı ile İlgi ya da orada bir provokasyona neden olabilecek duvara karşı yapılan bir eylemle ilgili birtakım süreçlerden bahsediliyor. Üç şeyi aydınlığa kavuşturmak lazım. Bir, biz bütün eylemcileri uyarıyoruz asla o eylemciler içerisinde cami duvarının orada bir negatif davranışa girecek birisi yok. Onu yapanlar provokatördür. Yani o caminin duvarına çıkıp bir şey içen ya da o duvarın yanında durup bir şey yapan provokatördür. Özellikle kasten yapılmıştır. Eylemcilerin hiçbirisi camiye öyle bir şey yapmadı. İçerideki tarihi dokuların zarar görmesi meselesi polisin insanları oraya sürüklemesi ve sıkışma içerisinde canının telaşındaki insanlar ve hatta belki polis orada o süreçte o mezar taşlarının üzerindeki bazı kültür miraslarının yerinden oynamasına ya da devrilmesine sebep olmuştur. İBB miras bu süreci takip ediyor. Şunu ifade edelim. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bir Ramazan ayının İçerisinde ki tutulan oruçların Allah katında kabul edilmesini diliyoruz. Bir Ramazan ayı içerisinde haksızlığa uğramış bir siyasi parti olduğumuz için oradayız. Ramazan günü kul hakkı yendi bu topraklarda. Ve ülke de böyle düşünüyor. Niye ülke böyle düşünüyor? Ramazan ayında kul hakkı yendiğini ülke düşündüğü için 16 milyon insan dün gitti sandıklara oy verdi Türkiye genelinde. Ramazan hakkında kul hakkının yenilerek haksızlığa uğramış insan topluluğuyuz. Camilerimiz İnanç Merkezlerimiz bizim kutsalımızdır.
Biz oraları koruma konusunda, Ekrem Başkanımız oraları koruma konusunda çok hassasız. İddia ediyorum herkesten de hassasız. Bugüne kadar İBB mirasla oraları koruma altına Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu aldı. Dolayısıyla lütfen bu provokasyonlara özellikle AK Parti seçmenleri, Cumhur İttifakı’na oy veren seçmenler özellikle muhafazakâr kesime bir çağrıda bulunmak istiyorum. Lütfen bu provokasyonlara yani o cami içerisinde işte bir şeyler içildi, duvarda şu yapıldı denilen şeylere inanmayınız. Eğer orada bir şey yapan varsa bu bizim haklı direnişimizi kırmak için dışarıdan getirilen insanlar tarafından yapılmıştır. Bunu söyleyeyim. Şimdi son olarak şu noktaya gelmek istiyorum. Bugün yine Sayın Genel Başkanımız da çağrı yaptı. Ekrem Başkan da çağrı yaptı. Biz de Saraçhane meydanında olacağız ve başka gruplar da cami içerisine iftar programı çağrısı yaptı. Şimdi bunun üzerine biz İstanbul Valisi ile görüşmeye geldik. Şimdi çağrıyı yapan grupların kimler olduğunu biz bilmiyoruz ve tanımıyoruz. Bir takım anonim hesaplar üzerinden bu çağrılar yapıldı. Biz burada biz orada olacağımızı Sayın Vali’ye ifade ettik. Sıkı bir güvenlik tedbirinin alınması, eğer oraya iftara gelecek olanlar varsa ki biz de zaten ikram araçlarımızda her gün iftar dağıtıyoruz. Her gün düzenli olarak alanda biz de iftar programını şöyle yapıyoruz. Belediyelerimizden gelen ikram araçlarıyla iftar dağıtıyoruz. Gelenlere de dağıtabiliriz. Yani iftar programı için gelenler oraya da ikram arabası koyabiliriz. Gelenlere de iftar malzemesi dağıtabiliriz. Bunu da açık olarak söylüyoruz. Ama oraya iftar çağrısı yapan gruplarla bizim protesto ve direniş, anayasal direniş hakkını gerçekleştirenler arasında bir gerilim yaşanmaması için hem bürokrasinin sayın valinin ve kolluk güçlerinin gerekli tedbir alması gerektiğini, bizim de gerekli tedbirleri almamız gerektiğini çok net bir biçimde Sayın Vali ile konuştuk.
Sayın Vali ile üzerinde ortaklaştığımız konu şudur. Biz belediyelerimizin olanaklarıyla, kişisel olanaklarımızla hem Bozdoğan Kemerine doğru bir güvenlik tedbiri alacağız, hem caminin bulunduğu noktaya doğru güvenlik tedbirleri alacağız. Bir tampon güvenlik bölgesi oluşturulacak. Emniyet de valilik talimatıyla, emniyet de orada bir güvenlik tedbiri alacak ve bu akşam cami içerisinde bir iftar programı düzenlenecekse onun sağlıklı bir biçimde tamamlanması bizim de oradaki Saraçhane’deki buluşmamızın, direnişimizin sağlıklı bir biçimde tanımlanması için gerekeni yapacağız. Son olarak bir çağrıda bulunmak istiyorum. Talebimiz Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu’nun serbest bırakılmasıdır. Bu yönüyle biz adalet ve demokrasi talep ediyoruz. Bu talebimiz yerine gelene kadar Türkiye’nin dört bir yanında insanlar mücadele etmeye devam edecekler. Saraçhaneye gelenlere bir çağrıda bulunmak istiyorum. Sevgili gençler, kıymetli İstanbullular Taksim’i bir gün hep beraber 1 Mayıs için özgürleştireceğiz. Taksim’in tarihsel önemini ben biliyorum. O mücadelenin içerisinden gelen birisiyim. Ancak bugün direnişin alanı, hak mücadelesinin alanı Saraçhanedir. Bu yönüyle biz Bozdoğan Kemerinde de bir güvenlik tedbirini almaya gayret ediyoruz. Dün ben oradaydım. Bir bir üniversite öğrencileri ile konuşma gayreti içerisindeydim. Güvenlik güçleriyle konuşma gayreti içerisindeydim. Yine orada olacağız. Ancak lütfen bizim alanımız Saraçhanedir. Direnişi, mücadeleyi Saraçhane’de büyüteceğiz. Her yer direnişin alanı Saraçhanedir. Bu yönüyle bu konuda da gençlerden, kadınlardan ve direnişçilerden bir anlayış bekliyorum. Teşekkür ediyorum”
“Gözaltına alınan gazeteciler var. Protestocular var gözaltına alınan. Bazı Çevik Kuvvet ekiplerinin sicil numarası bulunmadığı ve vatandaşa müdahale ettiği görüntüler var. Acaba bunlarla ilgili bir görüşme oldu mu valilikle” sorusuna Özgür Çelik şunları söyledi:
“Bu bunu da sayın valimizle paylaştım. Yani vatandaşa şiddet uygulayan, gaz sıkan kolluk güçlerinin kask numarasının yakasındaki numaraların olmadığına yönelik durumu ifade ettim kendisine. Bunun bugün bir suç olduğuna, gelecekte de sorumlu yani burada görevi olan bütün bürokratlar ve tüm sorumlular hakkında sıkıntılı bir süreç yaratacağına ve buraya hassasiyet gösterilmesi gerektiğine yönelik duygularımı aktardım. Bunun dışında göz altında olan herkesle ilgili birkaç noktada gözaltı var. Vatan Emniyet, Gayrettepe ve Esenler’de 300’ün üzerinde insan gözaltında. Ciddi bir avukat ordusu, avukat grubu günlerdir çalışma yapıyor. Ben bugün sabah gittim, avukatlarımızla toplantımızı da yaptım. Gecede zaten sürekli iletişim halindeydik. Şişli, Saraçhane arasında mekik dokurken avukatlarımızla da görüştük. Onların görevleriyle ilgili tek tek gözaltındakileri tespit ediyoruz, not alıyoruz. Özel avukatları olanları not alıyoruz. Olmayanlara biz avukat gönderiyoruz. Tek tek ailelerin numaralarını not alıyoruz. Onlarla bir dayanışma ve iletişimi sürdürüyoruz. Sürecin çok sıkı bir biçimde takipçisiyiz”
Özgür Özel’den sonra CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş ise şunları söyledi:
“Adaletin olmadığı bir ülküde maalesef huzuru tesis etmek mümkün değil. 19 Mart başarısız darbe girişiminden sonra Sayın Genel Başkanımızın başkanlığında Saraçhane’de demokratik olarak halkımızın talebini dile getiriyoruz. Ve burada alt gereken şey aslında günlerdir milyonlarca insanın son derece barışçıl eylemler yapmasıdır. Bu büyük bir başarıdır ve bu milyonlarca insanın geliş gidişleri bile engellendiği halde gerilimleri arttırıldığı halde arttırılmaya çalıştığı halde bu gencecik insanlar şarkılarla, türkülerle, sözlerle isyanlarını dile getirmektedirler. Bir kere bunu tespit etmemiz gerekir. İkincisi daha önce bu topraklarda yapılmaya çalışıldığı gibi farklı fikirlerde olan insanların sanki bir tartışma varmış gibi çarpıştırmaya çalışmanın da bir anlamı yoktur. İktidarın kolluk güçlerinin buna dikkat etmesi gerekir. Sayın Başkanım söylediği günlerdir birlikte yürüttüğümüz bir süreç var. Kitlelerin belediye binasına ve camiye doğru sürükleniyor olması can havliyle ile kaçan üzerlerine gaz gelen, jop gelen öğrencilerin yaşlı insanların kaçmasına doğal olarak da kaçarken göz gözü görmüyor biz oradayız çünkü hep beraber milletvekilleri olarak. Dolayısıyla yaralanan insanlar oluyor. Şimdi günlerdir hiçbir çekim yapmamaya çalışıyoruz. Dikkat ettiyseniz gösteri yapan arkadaşlar, hak talebinde bulunan arkadaşlar bir miktar kendilerini korumak için fiziksel olarak, çünkü geçmişte çok kötü olaylar yaşandı. Örneğin dün Bursa İl Başkanımız gözünden yaralandı.
Hem fiziksel olarak kendilerini korumak için ama daha da önemlisi genç arkadaşlarımız ısrarla diyorlar ki ben bilgisayar mühendisliği öğrencisiyim. Yazılım öğrencisiyim, konservatuar öğrencisiyim, bu ülkede 35 yıl sonra diploması iptal edilen insan var hakkı alınan insan var. Benim geleceğim kararır. O yüzden ben yüzümü kapatmak zorundayım diyor. Bir kere buradan iktidara destek veren bütün seçmenlere işlerin neden kaynaklandığını anlamalarını istiyorum. Siz dünyanın en büyük metropollerinden birinin belediye başkanının diplomasını 31 sene sonra iptal ederseniz bugünün gençleri de yarın beni de alırlar diye korkarak İnanılmaz, kısmen eğlenceli, kısmen insanı üzen deniz gözlükleriyle, örtülerle kendilerini kapatmaya çalışıyorlar. Dolayısıyla böyle bir işte karşı karşıyız. Biz de Cumhuriyet Halk Partisi olarak gençlerin geleceği kararmasın diye oradan hiçbir şekilde çekim almıyoruz. Aslında 80’in üzerinde milletvekilimiz sahada. Hatta bazen bizim isimlerimizle biliyorlar. Özgür Abilerini, Sevgi Ablalarını, Deniz Abilerini, beni, Ali Gökçe’yi, bir kısmımızda çok böyle isim isim de biliyorlar oradayız. Akşamları eve bembeyaz kıyafetlerle dönüyoruz. Gaz yemiş kıyafetlerle dönüyoruz. Burada asıl olan gençlerin can güvenliğidir. Burada asıl olan Gençlerin gelecek kaygısı yaşamadan demokratik haklarını korumaları meselesidir. Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri, hatta başka muhalefet partilerinden milletvekilleri de var. Bizim ne olduğumuzun bir önemi yok. Biz oradayız orada olduğumuzu ispata da gerek yok. Çünkü aslı olan bizim rahat etmemiz değil. Aslı olan bu hukuksuzluğun, bu başarısız darbe girişiminin bertaraf edilmesi bunun için itirazı olan tüm yurttaşların Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri, belediye başkanları, genel Türkiye yöneticileri ve söylemezsem olmaz o alanda duran gencecik Cumhuriyet Halk Partisi Gençlik Kolları tarafından korunuyor olduğunun bilinmesidir. Öyle olmuştur ki neredeyse bir haftadır milyonlarca insan güvenle gelmekte, güvenle gitmektedir. Küçücük olayları bir pireyi deve yapmaya çalışanlara, iletişim uzmanlığı zannedenlere yapmayın. Bu ülkenin geleceğine kıymayın diyoruz bir kez daha”
Özçağdaş’tan sonra CHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz şunları söyledi:
“19 Mart tarihinden bugüne kadar tamamlanmaya çalışılan darbe girişimine karşı, barışçıl halkımız itirazını yükseltiyor, sesini yükseltmeye devam ediyor. Kalbimiz Silivri’de Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Ekrem İmamoğlu ile birlikte biz de onu temsil eden milyonlar olarak her akşam Saraçhane’de bir aradayız. Aynı zamanda Türkiye’nin her ilinde, her ilçesinde yine vatandaşlarımız parti örgütümüzle birlikte Milletvekillerimizle birlikte anayasadan gelen hakkını, itiraz hakkını kullanmaya devam ediyor. Değerli basın mensupları, bu akşam itibariyle yine Saraçhane’de büyük bir halk buluşmasını gerçekleştireceğiz. Ve bu buluşmada İstanbul’da bulunan tüm milletvekillerimiz, il başkanımız, il örgütümüz, Gençlik Kolları Başkanlarımız, Gençlik Kollarımız, zabıtamız ve İBB’nin güvenlik personeli ile birlikte burada sesini yükselten gençlerimizin önünde onlara kalkan olacak şekilde Saraçhane Meydanı’nda olacağız. 1 saat, 2 saat, 3 saat değil her zaman yaptığımız gibi sabahın ilk ışıklarına kadar son öğrencimiz, gencimiz Alandan ayrılana kadar hepimiz oradaydık. Orada olmaya devam edeceğiz. Tüm dikkatimizle birlikte tek bir gencimizin ve tek bir insanımızın kılına zarar gelmesin diye orada kendimizi kalkan yapmaya devam edeceğiz.”
Tuncay Keser’in Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanlığına sunduğu dilekçede, 19 Mart 2025’te, İstanbul Büyükşehir Belediyesine yönelik soruşturmanın ardından CHP’nin Saraçhane Meydanı’nda her akşam düzenlediği “Halk Buluşması”na toplumun tüm kesimlerinden vatandaşların, anayasal hakları çerçevesinde katıldıkları belirtildi.
Dilekçede, 22 Mart 2025’teki “Halk Buluşması” sırasında ve sonrasında güvenlik güçleri ile katılımcılar arasında gerginlikler yaşandığı, bunların A Haber’deki “Gece Ajansı” programında ele alındığı ifade edilerek, şunlar kaydedildi:
“Söz konusu programda, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, İstanbul Saraçhane Meydanı’nda yaptığı konuşmanın bir bölümü, bağlamı ve bütünlüğü kasıtlı şekilde bozularak yayınlanmış; Özel’in, halka ‘güvenlik görevlerine saldırı çağrısı yaptığı’ ifade edilmiş, uzun sürelerle eleştirilmiş ve Özel’i hedef gösteren ifadeler kullanılmıştır.”
Buna karşın Özel’in, Saraçhane’de, “Çatışmaya değil, mücadeleye geldik, kaybetmeye değil, kazanmaya geldik. Buradan bir halk oylaması yapacağım. ‘Burayı terk edelim, Bozdoğan Kemeri’ne gidelim, polisle çatışalım’ diyenler el kaldırsın. ‘Meydanda bunu yapmayalım, mücadeleyi haklı zeminde koruyalım diyenler el kaldırsın’ (Alkışlar). Arkadaşlar bakın, al sana meydan, al sana sağduyu, işte haklılığın gücü. Oraya gidip devletin polisine kanunsuz emir verilmiş, ‘Buradan ileri gitmesin’ demiş. O polisin oraya gidip de arkadaşlarınızı da yaralatmayın, gidip de haklıyken haksız çıkmayın. Meydanın yüzde 99’u ‘Mücadele burada’ diyor” ifadelerini kullandığı aktarıldı.
Dilekçede, “Gece Ajansı” programında Özgür Özel’in bir konuşmasının, kasıtlı kesilerek ve seçilerek ekrana getirilmesi, dahası gerçek gibi üzerinde yorumlar yapılarak halkı kışkırtacak tarzda ve kin ve nefret uyandıracak şekilde yapılan yayımlanması dolayısıyla Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’daki “Yayın hizmetleri; ırk, dil, din, cinsiyet, sınıf, bölge ve mezhep farkı gözeterek toplumu kin ve düşmanlığa tahrik edemez veya toplumda nefret duyguları oluşturamaz” hükmünü ihlal ettiği belirtildi.
Dilekçede, kanal hakkında değerlendirme raporu hazırlanarak, üst kurula getirilmesi istendi.
İBB Başkanı İmamoğlu, hakkında verilen tutuklama kararının ardından Silivri Cezaevi’ne götürülmüştü.
İBB Başkanı İmamoğlu, oruçlu olduğu için Marmara Cezaevi’nde ilk iftarını açtı. İmamoğlu’na akşam yemeğinde mercimek çorbası, fırında soslu tavuk döner, şehriyeli bulgur pilavı tüketti. İçecek olarak ise ayran verildi.
İmamoğlu, bu akşam ise orucunu; et haşlama, şehriyeli pirinç pilavı, kaşar, hurma, kuru kayısı, revani tatlısı ve ayran ile açtı.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu hakkında yürütülen ‘yolsuzluk’ soruşturması kapsamında tutuklandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, “teröre yardım suçlaması” içeren “Kent Uzlaşısı” kapsamında ise adli kontrol şartı olmaksızın İmamoğlu’nun serbest bırakılmasına karar verdi. Kararın ardından İmamoğlu, Silivri Cezaevine gönderildi.
Terörden ceza verilmemesi “CHP’ye kayyum” iddiasını hukuki zemin bakımından olanaksız kıldı. Gizli tanık ifadeleriyle tutuklamada, İmamoğlu’nun 4 seçim zaferine dikkat çekildi. “İlk genel seçimde kazanacağı ortaya çıkınca hukuk dışı yola sapıldı” denilmişti.
İstanbul’da belediye başkanlarına yönelik başlatılan soruşturma kapsamında 19 Mart’ta gözaltına alınan Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
‘Kent uzlaşısı’ soruşturması kapsamında tutuklanan Resul Emrah Şahan görevden uzaklaştırılarak yerine Şişli Kaymakamı Cevdet Ertürkmen kayyum atandı.
Kayyum kararının ardından Resul Emrah Şahan, sosyal medya hesabından dikkat çeken bir mesaj paylaştı.
Şahan paylaşımında, “Şişli’de mücadeleyi, dayanışmayı büyüteceğinize eminim. Çelikten iradenizle Şişli Belediyemizi savunacağınızdan hiç şüphem yok. Haklıyız, kazanacağız!” ifadelerini kullandı.
Şişli’de mücadeleyi, dayanışmayı büyüteceğinize eminim. Çelikten iradenizle Şişli Belediyemizi savunacağınızdan hiç şüphem yok. Haklıyız, kazanacağız! #ŞişliSanaEmanet
— Resul Emrah Şahan (@REmrahSahan) March 23, 2025